Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı’nın, KKTC Başbakanı hakkında sarfettiği sözler bir nevi aba altından sopa göstermekti.
Başbakan Ünal Üstel aleyhinde “Boşbakan…” gibi sözler sarfederek, imam görevindeki kişinin görevden alınmasının hesabı sorulacaktı.
Ülkenin hükümetinin dirayeti muhtemelen tartılmak istendi.
Ünal Üstel ise, ne üzerine basılmasına; ne de Türkiye Cumhuriyeti ile aramızın açılmasına izin vermedi.
Havaalanında yaptığı konuşmada, kişilikli bir duruş sergiledi. Eğilmediği gibi halkı bütünleştirici, uzlaştırıcı ve yapıcı bir konuşmaya imza attı.
Başbakan Üstel’in, İmam’ın görevden alınması kararı da bana göre, ülkede yaşanan kaosu bastırmaya, ortamı yatıştırmaya, kaosun daha da büyümesinin önünü almaya; halkın birbirine düşmesine engel olmaya yönelikti. Ortaya koyduğu yapıcı, sahiplenici, ortamı yatıştırıcı tavrı; belli ki Türkiye’den farklı anlaşıldı ve tepkiyle karşılaştı.
TC Cumhurbaşkanlığı başdanışmanının hakareti üzerine, Başbakanımızı sanırım halk olarak sahiplendik.
Sendikalardan tutun da çoğunluk sanırım Başbakan’a destek mesajları verdi.
Çünkü, Başbakanı saymayan, halkını hiç saymaz demektir.
Dün gece ülkeye gelişinde kalabalıklar, davullar zurnalar eşliğinde karşılanan Ünal Üstel’in yanıtı çok merak ediliyordu.
Başbakan Üstel, Ercan’da kanımca çok dengeli bir konuşma yaptı.
Tüm konuşması ılımlı, seviyeli ve bir o kadar da dirayetli oldu.
Dik duruşundan ödün vermedi ama aynı zamanda da yapıcı oldu.
Yangına körükle gitmedi.
Çok hassas konuşmalar sergiledi.
Konuşmalarını belli ki özenle seçti ve içeriği çok manidar oldu.
UBP eski yönetimlerin tavrından farklı bir duruş sergiledi.
Zekasına ve liderlik vasfına hayran bıraktırdı.
UBP’liler de Türkiye şarkıları ve bayraklarıyla doğru bir strateji belirlediler kanımca.
Bence olması gerektiği gibi oldu, umarız Başbakanın sözü üzerine söz olmaz, sözleri son söz olur da herkes sosyal medya üzerinden ileri geri atışmalara devam etmez.
Zira bu gidişat tamam değil.
