Biz susarsak, bu toplum karanlığa gömülür!

BİZ SUSARSAK, BU TOPLUM KARANLIĞA GÖMÜLÜR

Dün sabah Bekirpaşa Lisesi’nde yaşananlar,

bu ülkede basına yönelik baskının ne kadar olağanlaştığını bir kez daha gösterdi. Gazeteciler, halkın haber alma hakkı için oradaydı.

Ne bir provokasyon, ne bir suç unsuru…

Sadece kamuoyunu bilgilendirmek.

Buna rağmen polis, okul müdürünün “rahatsız oldum” demesiyle anında harekete geçti.

Ne gariptir ki yıllardır vatandaşın yaptığı yüzlerce şikâyette hatta can güvenliğim kalmadı diyerek ülkeden kaçan insanların şikayetçi olmalarına rağmen “soruşturma devam ediyor” cevabını veren aynı polis, konu gazeteci olunca jet gibi işlem yaptı.

Asıl trajedi ne biliyor musunuz?

Gazeteciye “mala tecavüz” suçlaması yöneltildi! Sanki okul müdürü kamu görevlisi değil de özel malikâne sahibi!

Okul kapısında halk adına soru soran gazeteciye reva görülen muamele, bu ülkede yasaların değil, keyfiyetin hâkim olduğunu ortaya koyuyor!

Üstelik bu hukuksuz müdahaleye uğrayanlardan biri de gazetemizin haber müdürü.

Bu saatten sonra kimse bize “Polisin tarafsızlığı” masalını anlatmasın.

Şimdi soruyorum: Bu ülkede bir öğretmen darp edildiğinde, bir öğrenci hayatına son verdiğinde, bir kamu kurumu usulsüzlük yaptığında, para gücü olan kişiler haksızlığa uğradığı zaman “görmedik, duymadık, bilmiyoruz” diyen polis, neden konu basın olunca anında devreye giriyor?

Söz konusu gazeteci olunca mı cesaretiniz artıyor?

Ve buradan Polis Genel Müdürü

Kasım Kuni’ye açıkça sesleniyorum:

Eğer gerçekten bu devletin hukuk devleti olduğuna inanıyorsanız, basını susturmaya çalışan bu zihniyetin arkasında durmayın.

Müdüründen memuruna kadar anayasa tanımaz tavır sergileyen herkes hakkında soruşturma başlatın.

Yoksa bu baskının ortağı olarak anılacaksınız.

Gazetecilik suç değildir. Biz, halk adına oradayız. Biz susarsak, bu toplum karanlığa gömülür.

Ve unutmayın; bugün susturmaya çalıştığınız gazeteci, yarın sizin hukuksuzluklarınızı manşet yapar.