Asgari Ücret Saptama Komisyonu, 2025’in ikinci asgari ücret artışını belirlemek üzere ikinci kez toplandı.
Komisyon toplantısında konuşma yapan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sadık Gardiyanoğlu, “Verilerin hepsini masaya yatıracağız. En geç pazartesi günü emekçilerimize verdiğimiz sözü yerine getirmekle ilgili büyük bir gayretimiz var” dedi.
“Asgari ücret tek taraflı belirlenmez. Gönül ister oy birliğiyle olsun. Bunu sadece bir kez yakalayabildik, sonraki süreçte böyle olmadı. Az sonra taraflar masaya koyacak verilerini. En uygun ve en bilimsel insanı şartlarda bir ücret kararı verilecektir” dedi.
Gardiyanoğlu ayrıca saat 17’de bakanlar kurulunun toplantısının olduğunu, pazartesi günü de asgari ücret kararının verileceğini belirterek, “Kamuoyunu doğru bilgilendirmek hepimizin görevidir. Bu masadan çok büyük beklenti var halk tarafından. Bu hassasiyetle toplantıyı açıyorum” ifadelerini kullandı.
Alp: Elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışacağız ama iyilik göreceli
İşveren Temsilcisi Alp Cengiz Alp, komisyondaki konuşmasında, asgari ücretin toplumun geniş kesimlerini doğrudan ilgilendiren önemli bir mesele olduğunu vurguladı.
Alp, “Bugün çok ciddi bir görevdeyiz. Anayasa değişikliği kadar önemli bir mesele daha gündemde: Asgari ücret yasası” dedi. Alp, Asgari ücretin ücretleri ödeyenler, alanlar, burslar ve cezalar gibi birçok unsuru etkilediğine dikkat çekti.
Hükümetin ödemeler ve yükümlülükler konusunda elini taşın altına koyduğunu ancak bu işin sadece hükümetin sorumluluğu olmadığını belirten Alp, çalışanlar, işverenler ve hükümetin ortak fedakârlık yapması gerektiğini ifade etti. Alp asıl amacın, asgari ücreti koruyup piyasadaki dengeyi gözetmek olduğunu söyledi.
Henüz tam olarak uygulanmamış düzenlemelerin olduğunu ve bazı bakanlıkların bu konuda gerekli adımları atmadığını dile getiren Alp, uluslararası standartlarla uyumlu çalışmalar yapılması gerektiğini söyledi. Alp, Türkiye Cumhuriyeti ve Güney Kıbrıs gibi komşu ülkelerle ekonomik ilişkilerin ve karşılaştırmaların göz önünde bulundurulması gerektiğini kaydetti.
Alp, Güney Kıbrıs’ta asgari ücret üzerinden yüzde 15 beslenme ve yüzde 10 barınma indirimi uygulanabildiğini belirterek, “Biz neden hâlâ benzer uygulamaları hayata geçiremiyoruz?” diye sordu. Maaş yükünü azaltmak için bazı politikalar geliştirilmesi gerektiğini vurguladı.
Ücretlinin harcamaları üzerindeki baskının fazla olduğunu, eğitim, sağlık ve toplu ulaşım gibi temel ihtiyaçlarda imkanların artırılmaması halinde maaş artışının tek başına çözüm olmayacağını söyledi. Okulların fiziksel ve eğitimsel imkanlarının yetersiz olduğunu, sağlık hizmetlerinin zor durumda olduğunu ve toplu ulaşımın zayıf olduğunu ifade etti.
Eğitim, sağlık ve ulaşım alanlarında imkanlar artırılırsa asgari ücretin daha sağlıklı artırılabileceğini belirten Alp, işverenlerin ve devletin yükünün de dikkate alınması gerektiğini söyledi. Devletin borçlanma kapasitesinin sınırlı olduğunu ekledi.
Alp, belirlenen asgari ücretin ülkedeki en düşük resmi ücret olduğunu, yaklaşık 160 bin sigortalının bu ücretin üzerinde maaş aldığını, kimseye daha fazla maaş verme zorunluluğu getirilmediğini, imkanları olanların kendi inisiyatifiyle daha fazla verdiğini dile getirdi.
Son olarak, “Elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışacağız ama iyinin göreceli olduğunu biliyoruz. Hep birlikte fedakârlık yapmalı, sürdürülebilir çözümler üretmeliyiz” ifadelerini kullandı.
Serdaroğlu: Bakan, piyasayı ucuzlatmak lazım diyor; ben mi ucuzlatacağım?
Hür-İş Başkanı Ahmet Serdaroğlu, yaptığı açıklamada, “Sayın Turgay Deniz beyin ve Metin Arhun beyin artık o görevlerde olmamaları lazım. İş barışını bozan iki baş aktördür kendileri. Daha masa toplanmadan hem Bakanın elini güçsüzleştiriyorlar hem de temsilcilerinin” dedi.
Serdaroğlu, asgari ücret konusunun ülke için çok önemli olduğunu belirterek, “Asgari ücret gündemimizde değil, ne demek? Bu birlikler ülke için çok önemlidir. Ticarettir bu. Bu ülkede üretim yok. Üretimi canlandırmadığımız sürece enflasyonu nasıl dengeleyeceğiz? Bunu hükümete soralım. Piyasayı nasıl ucuzlatacağız? Piyasayı ucuzlatacak olan ben miyim?” ifadelerini kullandı.
Elektrik faturalarının yüksekliğine dikkat çeken Serdaroğlu, “Asgari ücrete bakıyorlar dünya sıralamalarına, acaba elektrik faturalarında biz kaçıncı sıradayız? Bana göre ilk üç içerisindeyiz. Hanım ve çocuk aynı odada yatıyorum. Çok klima çalıştırmayalım diye. Öyle bir hale geldik bu memlekette” dedi.
Yoksulluk sınırının 82 bin 104 TL olduğunu hatırlatan Serdaroğlu, bu rakamı artıran başlıca faktörlerin ev kirası, elektrik ve su giderleri olduğunu ifade etti. Serdaroğlu, “Su geldi, hükümetimiz birazcık el açsınlar bunlara ya. Ne yapıyor yani hükümet? Baraj su dolu ama bazı belediyeler susuzluktan yakınır. Akaryakıt pahalı oldu. Ayda 3 bin 500 TL akaryakıt harcıyoruz” dedi.
Serdaroğlu, ilaç giderlerinin de ciddi bir yük olduğunu belirterek, emekçilerin zaman zaman ilaç bulmakta zorlandığını ve özel sektörden yüksek maliyetle temin etmek zorunda kaldığını söyledi. Eğitim masraflarına da değinen Serdaroğlu, “Kırtasiye masrafları aileler için büyük yük” ifadelerini kullandı.
Asgari ücretin sadece bir maaş artışı olmadığını vurgulayan Serdaroğlu, “Asgari ücret şu an geçim ücretidir. Yoksulluk sınırını da dikkate almamız elzemdir. Bu masada Sayın Bakanımıza bugün rakamları konuşacağız. Emekçiler adına mesajımızı getiriyoruz. Bir önceki yaşananları emekçiler tekrardan yaşamak istemiyor” diye konuştu.
İşverenlere de çağrıda bulunan Serdaroğlu, “Küçük ve orta ölçekli işletmelerde gözle görülür zorluk yaşayanlar vardır. Onlar desteklenmeli. Büyük işletmeler derhal kontrol edilmelidir” dedi. Serdaroğlu, hükümetin işverene sağladığı desteklerin, aslında işçinin emeğinin karşılığı olduğunu hatırlattı.
Serdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Bugün asgari ücrete yapılan her az artış, hayat pahalılığının altında kaldığında, aradaki fark sermayenin cebine girer. Bu maaş yükü değil, aksine 6 ay önceki maaşın altında kalınacaktır. İhtiyaçlar net olarak tespit edilmeli ve karşılanmalıdır.”