Monday, July 28, 2025
Google search engine
HomeSağ ManşetYeni çalışma, tatlı suyun endişe verici oranlarda kaybolduğunu gösteriyor

Yeni çalışma, tatlı suyun endişe verici oranlarda kaybolduğunu gösteriyor

Yirmi yılı aşkın uydu gözlemlerine dayanan yeni ve endişe verici bulgular, Dünya kıtalarının 2002’den bu yana iklim değişikliği, sürdürülemez yer altı suyu kullanımı ve aşırı kuraklıklar nedeniyle benzeri görülmemiş bir tatlı su kaybı yaşadığını ortaya koyuyor.

Arizona Eyalet Üniversitesi (ASU) öncülüğünde yapılan ve saygın bilim dergisi Science Advances’da yayınlanan araştırma; su güvenliği, tarım, deniz seviyesinin yükselmesi ve küresel istikrar için ciddi sonuçlar doğuracak bir tablo çiziyor.

Araştırma ekibi, karadaki kurak alanların her yıl Kaliforniya eyaletinin yaklaşık iki katı büyüklüğünde bir hızla genişlediğini bildiriyor.

Ayrıca, kurak alanların giderek daha fazla kuruma hızının, ıslak alanların kuruma hızını geride bırakarak, uzun süredir devam eden hidrolojik düzenleri tersine çevirdiği de belirtiliyor.

“ŞİMDİYE KADARKİ EN ENDİŞE VERİCİ MESAJ”

Çalışmanın baş araştırmacısı ve ASU Sürdürülebilirlik Okulu’nda profesör olan Jay Famiglietti, şunları söylüyor:

Bu bulgular, iklim değişikliğinin su kaynaklarımız üzerindeki etkisiyle ilgili şimdiye kadarki en endişe verici mesajı veriyor. Kıtalar kuruyor, tatlı su kaynakları azalıyor ve deniz seviyesindeki yükseliş hızlanıyor.

Bu durumun mevcut tatlı su kaynakları üzerindeki olumsuz etkileri şaşırtıcı; dünya nüfusunun yüzde 75’i, son 22 yıldır tatlı su kaybı yaşayan 101 ülkede yaşıyor.

Birleşmiş Milletler’e göre, dünya nüfusunun önümüzdeki 50-60 yıl boyunca artmaya devam etmesi beklenirken, aynı zamanda tatlı su kaynakları önemli ölçüde azalıyor.

ASIL SORUN YER ALTINDA

Araştırmacılar, karadaki su kaybının türünü belirlediler ve ilk kez bu kaybın yüzde 68’inin yalnızca yer altı suyundan kaynaklandığını buldular.

Bu durum, Grönland ve Antarktika buz tabakalarının erimesinin toplamından daha fazla deniz seviyesinin yükselmesine neden oluyor.

Çalışmanın baş yazarı ve ASU araştırma bilimcisi Hrishikesh A. Chandanpurkar, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

Ne kadar çok yenilenemeyen su kaybettiğimiz dikkat çekici. Buzullar ve derin yer altı suları bir nevi kadim güven fonlarıdır. Onları yalnızca ihtiyaç zamanlarında kullanmak yerine, hafife alıyoruz ve bu da yakın gelecekte tatlı su iflasına doğru yol almamıza neden oluyor.

DÖRT KITASAL “MEGA KURAKLIK” BÖLGESİ

Çalışma, daha önce bölgesel olarak görülen kuraklıkların artık birbirine bağlandığını ve tamamı Kuzey Yarımküre’de bulunan dört devasa “mega kuraklık” bölgesi oluşturduğunu ortaya koyuyor.

Bu bölgeler arasında Güneybatı Kuzey Amerika ve Orta Amerika; Alaska ve Kuzey Kanada; Kuzey Rusya ve Orta Doğu’dan Kuzey Afrika ile Asya’ya uzanan geniş bir Pan-Avrasya hattı bulunuyor.

Bu bölgeler, büyük çöl şehirlerini, önemli gıda üretim havzalarını ve milyonlarca insanın yaşam alanını kapsıyor.

Araştırma, 2002’den bu yana yalnızca tropik bölgelerin enlem bazında ortalama olarak daha nemli olmaya devam ettiğini gösterdi ki bu, iklim modellerinin öngörmediği bir durumdu.

GEZEGENSEL BİR UYANIŞ ÇAĞRISI

Kıtasal kuraklığın bu eşi benzeri görülmemiş ölçeği, tarım ve gıda güvenliğini, biyolojik çeşitliliği ve küresel istikrarı tehdit ediyor.

Mevcut çalışma, politika yapıcıları ve toplulukları kötüleşen su sorunları hakkında bilgilendirmek ve anlamlı değişim yaratmak için kapsamlı ve sürekli araştırmalara duyulan ihtiyacı vurguluyor.

Araştırma ekibi, yer altı suyu tükenmesini yavaşlatmak, kalan tatlı su kaynaklarını korumak ve artan su kıtlığı riskine uyum sağlamak için acil eylem çağrısında bulunuyor.

RELATED ARTICLES

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisment -
Google search engine

En Popüler

en_USEnglish