Baba dediğin, her şeyi yapar.
Ama çoğu zaman adını koymaz,
söylemez,
hatta göstermekten bile kaçınır.
O, sabah herkes uyurken işe gitmek üzere sessizce kapıyı çeken kişidir.
Kendi uykusunu bölüp, çocuğunun rahat uyuyabilmesi için evi ıstandır.
Kendine yeni ayakkabı almaz ama çocuğunki biraz eskise anında değiştirendir.
Baba dediğin bazen sert görünür…
Ama en yumuşak yeri, çoğu zaman cebindeki son parasıdır.
Çünkü bilir ki o paranın değerini, alın teriyle ölçmüştür.
Bazı babalar çok konuşur, bazıları hiç konuşmaz.
Bazısı sarılırken zorlanır, bazısı gözlerini kaçırır.
Ama hepsinin kalbinde ortak bir sessizlik vardır:
“Yeter ki çocuklarımın başı dik olsun.”
Baba dediğin, çocukları üzülmesin diye sessizce kendi yutkunur.
Kimi zaman köşede bir sandalyede otururken aslında aileyi ayakta tutandır.
Yorulur ama şikâyet etmez, üzülür ama belli etmez.
Çünkü onun en büyük fedakarlığı budur:
Kendini değil, sevdiklerini düşünmektir.
Bugün Babalar Günü.
Birçoğumuz için belki bir telefon,
bir tişört, birkaç tatlı cümle…
Ama bazı babalar için sadece sessiz bir bekleyiş.
Çünkü baba olmak, “beni hatırlayın” demek değil,
“sizin iyi olduğunuzu görmek bana yeter” demektir.
O yüzden bugün,
sadece babamıza değil,
bizim için her şeye sessizce katlanan tüm babalara teşekkür edelim.
Varsa yanımızda, sarılalım.
Uzaktaysa, arayalım.
Yoksa, kalbimizde sakladığımız tüm cümleleri onun için gökyüzüne bırakalım.
Çünkü bazı duygular mezara değil,
yüreğe gömülür.
Çünkü baba dediğin ne yapmaz ki..
Ne çok şey yapar da hiç söylemez…