Pazar, Haziran 1, 2025
Google search engine

Prof. Dr. Besim: Alım gücü ve sermaye eriyor

Döviz kurlarındaki artış, vatandaşı pahalılık noktasında endişeye sevk ederken; iş çevrelerini de huzursuz ediyor. Akademisyen Besim, KKTC’nin kurdaki dalgalanma etkisini çok daha sert hissettiğini anlattı.

“Vergiler ödenemiyor”… Prof. Dr. Mustafa Besim,  “Tüketicilerin alım gücü eridiği gibi işletmelerin sermayesi de eriyor.” diyerek, bu durum nedeniyle işletmelerin vergi yükümlülüklerini yerine getirmekte zorlandığını belirtti. Besim, “Bu da bütçe açıklarının daha fazla olmasına neden oluyor.” dedi.

“Faiz yüksek tutulacak”… Türkiye’nin tasarruf sıkıntısı ve yabancı sermaye ihtiyacı olduğu sürece, kurun fazlaca dalgalanmasına müsaade edilmeyeceğine dikkat çeken Besim, “Türkiye hükümeti, enflasyonla mücadeleyle ilgili dış finansmanı sağlayabilmek için bu faizi yüksek tutmaya devam edecek.” şeklinde konuştu.

Cemre CEMALİ

Dövizdeki artış tüketicileri de işverenleri de huzursuz ediyor. Vatandaş kurlarda yaşanan dalgalanmayı cebindeki paranın alım gücünde hissederken; işverenler ise maliyet baskısı altında üretimi devam ettirme noktasında zorlanıyor.

KKTC Merkez Bankası’nın 28 Mayıs 2025 tarihindeki güncel döviz kurlarında; 1 Amerikan Doları (USD) alış 38.90 TL, satış 38.97 TL, 1 Euro (EUR) alış 44.15 TL, satış 44.23 TL, 1 İngiliz Sterlini (GBP)ise alış 52.58, satış 52.86 TL’den işlem görüyor.

Bir yıl önce aynı tarihte ise; 1 Amerikan Doları (USD) alış 32.13 TL, satış 32.18 TL, 1 Euro (EUR) alış 34.88 TL, satış 34.99 TL, 1 İngiliz Sterlini (GBP) ise alış 40.89, satış 41.10 TL’den işlem görüyordu.

Ekonomi alanındaki çalışmalarıyla tanınan Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Besim döviz kurlarında son dönemde yaşanan dalgalanmalara ilişkin KIBRIS muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Prof. Dr. Besim, ülkemizin küçük ve ithalata bağımlı bir ekonomiye sahip olması nedeniyle, birçok girdi maliyetinin yabancı para cinsinden oluştuğuna dikkat çekerek bu durumun piyasaya doğrudan yansıdığını ifade etti.

Faiz oranları yükseltildi

DAÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Besim, son dönemde yaşanan kur dalgalanmalarını ve Türkiye’de uygulanan para politikalarını değerlendirerek özellikle son iki yıldır Türkiye’nin hem iç ekonomik dengeleri korumak hem de dış kaynak girişini sağlamak amacıyla sıkı bir para politikası izlediğini vurguladı.

Bu politikalar kapsamında Türkiye’de faiz oranlarının yüzde 40’ların üzerine çıkarıldığını hatırlatan Prof. Dr. Besim, son olarak Mart ayında yaşanan siyasi gelişmelerin ardından faiz oranlarının yüzde 42’den yüzde 46’ya yükseltildiğini belirtti.

Besim, Türkiye’nin önemli ölçüde bir tasarruf sorunu olduğunu ve mevcut kaynaklarının, harcamalarını karşılamaya yetmediğini söyleyerek, Türkiye’nin hem özel sektörde hem kamuda önemli miktarda döviz cinsinden borcu olduğunu ifade etti.

“Türkiye kurun dalgalanmasına müsaade etmez”

Türkiye’nin tasarruf sıkıntısı ve yabancı sermaye ihtiyacı olduğu sürece, kurun fazlaca dalgalanmasına müsaade edilmeyeceğine dikkat çeken Besim, şöyle devam etti:

“Türkiye 500 milyar doları aşmış bir borcu olan ki bunun yarısı kadarı da kamu borcudur. Bu borcun önemli bir kısmı da döviz cinsinden olduğu için hem yabancıların TL’ye olan talebini devam ettirebilmek için hem de döviz cinsinden olan borçlarını ödeyebilmek için kurun dalgalanmasına çok fazla müsaade etmeyecektir.”

Besim, kurdaki dalgalanmanın özellikle Türkiye’nin ekonomik durumu ve yaşanan siyasi gelişmelerle de ilişkili olarak devam ettiğini kaydederek, “Enflasyonu faiz ile eşitlemeye çalışıyorlar. TL’deki yıllık faiz kazancı kadar kurun da o oranda değer kazanmasına müsaade edecekler gibi bir program görüyoruz önümüzde” dedi.

Dünyada da beklenmedik gelişmeler olduğunu özellikle ABD Başkanı Donald Trump’ın göreve başlamasından sonra uygulamaya koyduğu yeni “tarifelerin” de dikkat çekici olduğunun altını çizen Besim, “Bunun da bizlere etkisi mutlaka olacaktır ama benim gördüğüm Türkiye hükümeti enflasyonla mücadele ile ilgili dış finansmanı sağlayabilmek için bu faizi yüksek tutmaya devam edecek. Tabi bu ekonomik bir değerlendirmedir. Siyaseten yaşananları değerlendirmek biraz zor.” ifadelerini kullandı.

KKTC’ye etkisi…

Besim, döviz kurundaki dalgalanmaların doğrudan halkın alım gücünü ve işletmelerin faaliyetlerini de olumsuz etkilediğini belirterek,  KKTC gibi ithalata bağımlı ve ekonomik derinliği sınırlı ülkelerde bu tür dalgalanmaların etkisinin çok daha sert hissedildiğini vurguladı.

Prof. Dr. Besim, döviz kurlarındaki istikrarsızlığın enflasyon üzerinde baskı oluşturduğunu ve bu durumun hane halkının günlük yaşamına doğrudan yansıdığını söyleyerek “İnsanlar, geleceğe dair ekonomik planlamalarını yapmakta zorlanıyor” dedi.

Ülkemizin ekonomik yapısına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Besim, döviz kurundaki dalgalanmaların ülkedeki işletmeler ve tüketiciler üzerindeki etkisine dikkat çekti:

“Türkiye ekonomisi çok büyük ve derinliği olan bir ekonomidir böylelikle kur artışlarının tamamının fiyatlara yansıması olmayabilir. Bizim ülkemiz küçük ve ithalata bağımlı bir ekonomimiz olduğumuz için çoğu girdi maliyetleri de yabancı para cinsinden oluyor. İşletmeler de dalgalamalardan mağdur olmamak, stoğunu tutabilmek ve iş yapabilmek için risk primi ile bu kur artışını fiyatlara yansımak zorunda kalıyor. Hali hazırda ithal ettiğimiz bir enflasyon vardır Türkiye’den. Onun üzerine de ek bir enflasyon yaratmış oluyoruz ki bu enflasyonun toplum üzerinde etkisi çoktur.”

“İşletmeler vergilerini ödeyemiyor”

Prof. Dr. Besim, alım gücünün erimesi ile gelir dağılımının da bozulduğunu belirterek enflasyonun da aşırı artmasıyla orta gelirin özellikle son 10-15 yıldır erimeye başladığını kaydetti.

Enflasyon ve kurda dalgalanmalar olduğu için işletmelerin sermayesini de eridiğine dikkat çeken Besim, şöyle devam etti:

“Tüketicilerin alım gücü eridiği gibi işletmelerin sermayesini de eriyor. İşletmeler ve bu sermayelerin eridiğini gördüğü için ona göre tedbir almak zorunda kalıyor. İşin diğer tarafındaki gerçek de şudur ki; işletmelerin vergi vererek devlete karşı yükümlülüklerini yerine getirmekte de zorlandıklarını görüyoruz. Bu da tabi ki devlet gelirlerinin yeterince olmamasını ve bütçe açıklarının daha fazla olmasına neden oluyor. Yani bu durum vergilendirmeyi de, önemli ölçüde etkiliyor.  Dolayısıyla,  bizim küçük ekonomimiz olması ithalata bağımlı olmamız kurlardaki dalgalanmalar bize Türkiye’ye yansımasından daha fazla yansıyor..”

RELATED ARTICLES

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Advertisment -
Google search engine

En Popüler