İran ile İsrail arasında karşılıklı füze saldırıları sonrasında ülkemizde başlayan sığınak tartışmalarına ve merak edilen sorulara Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığı’nın iki yetkili ismi KIBRIS aracılığıyla yanıt verdi.
Birçok sığınak depo… Teşkilatın Hizmet ve Destek Şube Müdürü Barış Çavlan, yapılan denetimlerde, sığınakların birçoğunda aktif kullanım olmamasından dolayı mülk sahipleri tarafından ambar, depo ya da küçük atölyelere dönüştürüldüğünün tespit edildiğinin altını çizerek teşkilatın olağanüstü bir durumda buraları ivedilikle boşaltıp halkın kullanımına hazır hale getirecek yetkiye sahip olduğunu anlattı.
Sığınak fonu ile yeni sığınaklar yapılmalı… Sığınak fonunun tekrar Sığınak Komisyonu’nun yönetimine verilmesi durumunda yeni sığınak inşa edebileceğinin altını çizen Çavlan, “inşa edilecek kamu binalarının altında bodrum/sığınak yapılması yönünde de bir teklifimiz var. Önümüzdeki hafta yapılacak olan Sığınak Komisyonu toplantısında bu teklifimiz sunulacak ve değerlendirme yapılacak.” ifadelerini kullandı.
“Sığınaklara gidilsin” denilirse ne olacak? SSTB Harekât Eğitim Şube Müdürü Yusuf Eker, halkın ‘sığınaklara gidin’ denilirse ne yapacağını bilmediğine yönelik soruya ilişkin, “Bu noktada mahalli teşkiller adını verdiğimiz 48-60 yaş arası erkek vatandaşlarımızdan oluşan yaklaşık 10 bine yakın halk örgütü personellerimiz var. Onlar aracılığıyla bir acil durum yaşanması halinde vatandaşlar belirlenen sığınaklara sevk edilecek.” dedi.
Cemre CEMALİ
İsrail ile İran arasında yaşanan çatışmalar ülkemizdeki “mevcut sığınaklar” konusunu gündeme taşıdı.
İran’ın İsrail’e yönelik başlattığı füze saldırılarının ülkemiz semalarında birçok noktadan çıplak gözle görülmesi “ülkemizde sığınaklar var mı, yeterli mi? Acil bir durumda nereye sığınacağız?” sorularını akıllara getirdi.
Bu noktada geçtiğimiz günlerde Sivil Savunma ve Sağlık Bakanlığı da afet ve acil durum planlarını gözden geçirmek üzere bir araya geldi, planlamalar yapıldığını açıkladı.
KIBRIS’a konuşan Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığı Hizmet ve Destek Şube Müdürü Barış Çavlan, sığınaklar ile ilgili alınan kararların ve uygulamaların yıllar içerisinde hangi aşamalardan geçtiğini anlatırken, Harekât Eğitim Şube Müdürü Yusuf Eker de acil durum planları hakkında bilgilendirmede bulundu.
Çavlan: Özel ve genel sığınaklar var
Hizmet ve Destek Şube Müdürü Barış Çavlan, 1974 sonrasında sığınaklarla ilgili ilk uygulamaların, özel şahıslar veya şirketlere ait binaların bodrumlarının “özel sığınak” olarak tanımlanmasıyla başladığını belirterek kamu binalarının altında inşa edilen bodrumların ise “genel sığınak” kapsamında sivil savunma planlarına dahil edildiğini ifade etti.
Çavlan, 1996 öncesinde dört ve daha fazla katlı binaların bodrumları inşa edilirken, bu alanların acil durumlarda halkın kullanımına uygun hale getirilmesi amacıyla tuvalet, su ve elektrik altyapılarının da oluşturulduğunu söyleyerek, bu sığınakların temizlik ve bakımının mülk sahiplerinin sorumluluğundayken, denetimlerinin Sivil Savunma Teşkilatı Başkanlığı bölge müdürlükleri tarafından yapıldığını kaydetti.
2000 yılında ise 4 ve daha çok katlı binaların altında bodrum yapma zorunluluğu yerine devletin, “Sığınak Fonu” adı altında katkı payı alarak, genel sığınak inşa etmesi yönünde bir Sığınak Yasası hazırlandığını anımsatan Çavlan, bu kapsamda 2000 yılında yapılan bir inşaatın keşif bedelinin yüzde 1’inin bu fona aktarıldığını açıkladı.
Çavlan, 2004 yılına kadar fonda biriken kaynaklarla, Sığınak Komisyonu yönetim ve denetiminde birçok kamu binasına destek sağlandığını belirterek bu kapsamda özellikle Gazimağusa Devlet Hastanesi ve Lefkoşa Devlet Hastanesi Ayaktan Tanı Merkezi gibi projelere önemli katkılar sunulduğunu açıkladı.
Yasa kapsamında, fondaki paranın kullanımını “kamu yararı ve sığınak inşası olarak kullanılacaktı. Aynı zamanda sığınak inşaları yapılırken, devlet okullarına ilave binalar, sınıflar, tuvaletler yapıldı” diyerek bu paranın kamu yararı gözetilerek 2000 yılından 2014 yılına kadar Sığınak Komisyonunun yetkisi ve dahilinde harcanıp kullanıldığını belirtti.
Sığınak Komisyonu…
Çavlan, kamuoyunda sığınaklarla ilgili “sorumlu görülen tek kurumun Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığı” olarak görüldüğünü söyleyerek Sığınak Komisyonu’nun yapısı gereğince devletin tüm paydaş kurumları ile birlikte hareket ettiğini anımsattı.
Bu kapsamda Çavlan, komisyon üyelerini şu şekilde açıkladı:
“Sivil Savunma Teşkilatı Başkanı’nın aynı zamanda Sığınak Komisyonu Başkanı, Başkan yardımcısıyla bir üyesi de Sivil Savunma Teşkilatı’ndan. Bunun dışında; Maliye Bakanlığımızdan, İçişleri Bakanlığımızdan, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığımızdan birer temsilci, Planlama ve İnşaat Dairesinden bir temsilci, Şehir Planlama Dairesinden bir temsilci, Belediyeler Birliği’nden bir temsilci ve Kıbrıs Türk Mimar Mühendis Odaları Birliği’nden bir temsilci vardır.”
Çavlan, Sığınak Komisyonu’nun 2023 ve 2024 yılında yaptığı toplantılarda sığınak yönünde alınan bazı kararlardan da bahsederek; inşa edilmesi planlanan tüm kamu binalarının altında sığınak olarak da kullanılabilecek çok amaçlı bodrumlar yapılması yönünde bir karar üretildiğini açıkladı.
Mevcut özel sığınakların, Sivil Savunma Teşkilatı Başkanlığı Bölge Müdürlükleri tarafından denetlenerek kullanıma uygunluğuyla ilgili geniş kapsamlı raporlar hazırlandığını da kaydeden Çavlan, şöyle devam etti:
“Lefkoşa Devlet Hastanesi Ayaktan Tanı Merkezi’nin altında bulunan bodrumun durumuyla ilgili Planlama ve İnşaat Dairesi bir keşif raporu hazırladı ve komisyona bu keşif raporunu gönderdi. Yani bu çalışma, özellikle Sivil Savunma Teşkilatı Başkanlığı’nın koordinesinde aslında 2023 yılında başladı. Olası bir sıcak gelişmede, olası bir ihtiyaç halinde sığınakların durumu nedir? Mevcut özel ve genel sığınaklarda ne şekilde kapasite artımına gidebiliriz? Halkı buraya nasıl yönlendirebiliriz? Gibi planlamalar 2023 yılından beridir aktif olarak yapılmaktadır.”
Çavlan, Sığınak Komisyonu toplantılarında ele alınan diğer bir konunun ise; özel sığınakların mevcut, kullanılan ve büyük hacimli, 1000 m² ve üzeri bodrumların sığınak planlamalarına dahil olması yönünde olduğunu söyleyerek bununla ilgili birçok yerle görüşülüp protokoller imzalandığını da belirtti.
Sığınak inşaatı ve benzeri yönde de alınan karar olduğunun altını çizen Çavlan, 20 Kasım 2024 tarihindeki komisyon kararında, 2014 yılından beri hazineye aktarılan Sığınak fonunun yeniden Sığınak Komisyonunun yönetim ve denetimine verilmesi yönünde bir karar üretildiğini anımsattı.
Çavlan, sığınakların yasal tanımın “yer altındaki betonarme yapılar” olduğunu kaydederek bu noktada içinde yaşam barındırabilecek koşulları da sağlaması gerektiğine dikkat çekti.
Şu anda özel binaların altındaki bodrumların aktif olarak birçok amaçla kullanıldığını söyleyen Çavlan,“Bu kullanım bize sığınak olarak da bir artı sağlar. İçerisinde yaşam barındırabilen, yaşam koşullarını sürdürebilen, suyu, elektriği aktif olan, bazısının içerisinde de tuvaleti, duşu ve mutfağı olan bodrumlar var planlamalarımızda.” dedi.
“200 bin kişi koruma altına alabilir”
Çavlan, ülkemizde 10 genel sığınak, 258 özel sığınak olduğunu belirterek şöyle devam etti:
“Acil durumlarda barındırma noktasında yaklaşık 2 metrekareye 1 kişi olacak şekilde yaptığımız bir hesap var. Böylelikle 200 bin civarında insanı sığınaklara alarak koruma altına alabilecek durumdayız. Bu sığınaklara halkın yönlendirilmesi konusunda, sığınakları tek tek açıklamama nedenimiz biraz da güvenlik konusudur. Ancak olası bir acil durumda halkı ne şekilde sığınaklara tahliye edeceğimiz planlanmıştır.”
Çavlan, kamu binaların altında olan sığınaklara örnek vererek; “Genel sığınaklarımız; Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nin bodrumu, Gazimağusa Devlet Hastanesi’nin bodrumu, aynı zamanda Gazimağusa’da surlar bölgesinde surların altında da genel sığınaklarımız var.” dedi.
Sığınak fonunun tekrar Sığınak Komisyonu’nun yönetimine verilmesi durumunda yeni sığınak inşa edebileceğinin altını çizen Çavlan, “inşa edilecek kamu binalarının altında bodrum/sığınak yapılması yönünde de bir teklifimiz var. Önümüzdeki hafta yapılacak olan Sığınak Komisyonu toplantısında bu komisyona sunulacak ve değerlendirme yapılacak.” dedi.
Çavlan, özel sığınakların durumu ile ilgili de bilgilendirme yaparak, “2023 yılından itibaren yaptığımız daha geniş kapsamlı çalışmalarda özel mülklerin altındaki planlarımıza dahil olan tüm bodrumlar Bölge Müdürlüğü personelimiz tarafından detaylı incelendi, bununla ilgili fotoğraflandı ve raporlanıp başkanlığımıza gönderildi.” dedi.
Yapılan denetimlerde, birçoğunda aktif kullanım olmamasından dolayı mülk sahipleri tarafından ambar, depo ya da küçük atölyelere dönüştürüldüğünün tespit edildiğinin altını çizen Çavlan, Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığı’nın yasa gereği olağanüstü bir durumda buraları ivedilikle boşaltıp halkın kullanımına hazır hale getirecek yetkiye sahip olduğuna dikkat çekti.
Çavlan, “özel sığınakların bazıları bakımsız, bazıları yeterli tadilat ve bakım görmemiş durumda. Bunlarla ilgili mülk sahiplerine bilgi veriyoruz ancak bir yaptırım gücümüz yok bu aşamada” diyerek özel sığınaklarla ilgili karşılaşılan dezevantajlara da değindi:
“ “Bunu yapın” dediğimizde mali konular devreye giriyor. Oradaki mülk sahiplerinin zaman içerisinde el değiştirmesi, kiracı olma durumu veya mülk sahibinin hiç ortada olmaması gibi noktalarla karşı karşıya kalınabiliyor. Genelde bodrumlar da çok katlı binaların altında olduğu için birçok kat maliki mevcut. Çoğu zaman tek bir muhatabımız olmuyor.”
Eker: Acil durum planları yapıldı
Harekat Eğitim Şube Müdürü Yusuf Eker, ülkemizin içinde bulunduğu şartlar nedeniyle sığınakların tamamının yerlerinin halk tarafından bilinmediğini ifade ederek “sığınaklar hassas ve kritik yerler olduğu için ve savaş ve çatışma ortamlarında kullanılmak üzere tasarlanmış ve belirlenmiş yerler olduğu için bunların önceden herkesçe bilinmesi bazı sıkıntılara yol açabilir.” diye konuştu.
Halk tarafından “bilmediğimiz bir noktaya nasıl sığınacağız?” sorusunun akıllara gelebileceğine dikkat çeken Eker, bu nokta tüm ilçelerde Bölge Müdürlükleri tarafından bazı acil durum planları yapıldığını anlattı.
Eker, ülke içinde bir çatışma yaşanması durumunda bazı bölgelerin tahliye ve seyrekleştirme bölgesi, bazı bölgelerin ise kabul bölgesi olarak belirlendiğini ifade etti.
Bir hava taarruzu olması halinde ise bu noktada vatandaşlar belirlenen sığınaklara sevk edileceğini belirten Eker, şöyle devam etti:
“Son günlerde yaşadığımız gibi doğrudan hedef alınmadığımız ancak ülkemizin herhangi bir noktasına isabet edebilecek mühimmata karşı tedbir almak da planlamalarımız içerisinde. Bu noktada mahalli teşkiller adını verdiğimiz 48-60 yaş arası erkek vatandaşlarımızdan oluşan yaklaşık 10 bine yakın halk örgütü personellerimiz var. Bu mükelleflerimiz aracılığıyla böyle bir acil durum yaşanması halinde vatandaşlar belirlenen sığınaklara sevk edilecek.”
“Sığınaklara gidilsin” denilirse ne olacak?
Eker, sığınaklara gidilmesi yönünde bir karar alınması halinde halkı bilgilendirmek için ülkenin dört bir yanında Sivil Savunma ve Teşkilat Başkanlığı bünyesinde bulunan siren ve anons sistemleri olduğunu söyleyerek şunları söyledi:
“42 elektrikli, 22 tane de elektronik olmak üzere sirenler var. Sesli siren uyarısı olarak halkı ikaz etme şansımız olduğu gibi sözlü anons da yapılabiliyor. Buna ek olarak 2013 yılında imzalanan bir mutabakata göre cami hoparlörlerini de siren ve duyuru yapmak amacıyla kullanabiliyoruz. Radyo frekanslarımız da var. Yönlendirme hem anons ve ikazlarla hem de halk örgütü mükelleflerimiz aracılığıyla olacak. Bunların içerisinde cadde, sokak klavuzlarımız, ilk yardım ekiplerimiz var. Onlar bu yönde eğitilmiş personellerdir.”
Eker, sığınakların mesafe olarak ulaşımı zor bir noktada olduğu durumlar için de, belirlenen toplanma alanlarının bu noktada kolaylık sağlayacağını söyleyerek “Siviller tarafından kullanılan ama seferberlik durumunda bizim kullanımımızda olan araçlarla halk sığınakların olduğu bölgelere sevk edilecek.” dedi.
Ülkemizde bir savaş ya da çatışma ortamı olması halinde sağlık hizmetlerinin de önemli hale geleceğine dikkat çekerek “yığılma yaşanmaması ve kapasitenin aşılmasının önüne geçebilmek için bizim belirlediğimiz belli noktalarda oluşturulacak ilk yardım merkezleri ve sağlık birimleri olacak.” vurgusu yaptı.
“27 Haziran’da tatbikat yapılacak”
Eker, bu noktada halkı bilinçlendirmek amacıyla 27 Haziran’da Gazimağusa’da Sığınak ve Tahliye Tatbikatı yapılacağını söyleyerek tatbikat için özellikle neden bu bölgenin seçildiğini şu şekilde anlattı:
“Gündemde Orta Doğu’daki çatışma var. Ülkemize yakın yerde de üsler bölgeleri var. Bu bölgelere en yakın nokta Gazimağusa bölgesidir ve buradaki halk da “üsler birileri tarafından hedef alınabilir. Dolayısıyla ülkemize de bunun yansımaları olabilir” noktasında tedirgin. Bu amaçla ilk tatbikat bu şekilde planlandı.”
Eker, daha sonraki günlerde de farklı yerlerde de böyle tatbikatlar yapılabileceğinin atlını çizerek şöyle devam etti:
“Gazimağusa’da yapacağımız tatbikatta amacımız o bölgede yaşayan halkın öncelikle ikazları anlamasıdır. Hangi ikaz verildiğinde ne şekilde davranacağını bilmesi, halk örgütü personelimiz tarafından yönlendirildiklerinde, panik yapmadan kendileri için yaşadıkları alanlara en yakın belirlenen sığınağa intikal etme şekillerini görmeleri ve bu hazırlıklar hakkında bilgi sahibi olmalarını amaçlıyoruz.”