YDP Milletvekili Prof. Dr. Talip Atalay, yurt dışında yaşayan Kıbrıslı Türklerin ülkeye aidiyeti açısından askerlik vazifesinin önemine değinerek, yeni bir öneride bulundu.
Taha Can GÜRLEK
Yeniden Doğuş Partisi (YDP) Milletvekili Prof. Dr. Talip Atalay, KIBRIS TV’de katıldığı canlı yayında ülke gündemine dair dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Yurt dışında yaşayan Kıbrıslı Türk gençlerin kendi kimliklerinden uzaklaştığını belirten Atalay, bu sorunun çözümünde askerlik sürecinin önemli bir araç olabileceğini söyledi.
Atalay, “Birçok gencimiz, doğduğu ülkenin kültürü içinde yetişiyor ve Kıbrıs’a dair aidiyet duygusu zayıflıyor. Askerlik uygulaması, kimlik bilincinin ve vatana bağlılığın geliştirilmesinde güçlü bir yöntemdir.” dedi.
“Kimliğimizi korumanın yolu, vatana bağlanmaktan geçer”
Yurt dışında doğan ikinci ve üçüncü kuşak Kıbrıslı Türklerin, Türkçeden uzaklaştığını ve kendilerini Kıbrıslı Türk olarak tanımlamakta zorlandıklarını belirten Atalay, askerlik gibi uygulamaların bu bağın kuvvetlenmesi açısından işlevsel olduğunu ifade etti. Atalay, “İngiltere, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi ülkelerde büyüyen gençler, bir süre sonra kendi kültüründen kopuyor. Oysa vatanla olan bağ, kültürün yaşatılması ve kimliğin korunması açısından çok değerlidir. Askerlik, bu noktada bir temas ve farkındalık aracı olabilir.” diye konuştu.
Atalay ayrıca, bu gençlerin ülkeye daha kolay gelebilmesi için devletin 90 günlük yasal kalış süresini 120 güne çıkardığını da hatırlattı.
“Yurt dışı askerlik için 15 günlük uygulama önerisi”
Talip Atalay, yurt dışında yaşayan vatandaşlar için yeni bir askerlik modeli önerdi. Her bireyin en az 15 gün temel askerlik eğitimi almasını savunan Atalay, bunun hem kimlik kazandırma hem de vatandaşlık görevi bilinci açısından önemli olduğunu söyledi. Askerliğin sadece bir görev olmadığını belirten Atalay, “Askerlik yalnızca bir görev değil, aynı zamanda bir deneyimdir. 15 gün bile olsa, gençlerin ülkeye gelip askerlik yapması, o bağı kurmaları için çok kıymetlidir.” dedi.
“Türk okullarının kalitesi artırılmalı”
Yurt dışında faaliyet gösteren Türk okullarının yeterli kaliteye ulaşamadığını ifade eden Atalay, eğitim kurumlarının Kıbrıslı Türk gençlerin kimliklerini korumada yeterince etkili olmadığını söyleyerek, şöyle devam etti:
“Bu okullar yalnızca Türkçeyi öğretmekle kalmamalı, aynı zamanda tarih, kültür ve toplumsal değerleri de gençlere aktarmalıdır. Bugün birçok genç yalnızca İngilizce konuşuyor ve ne yazık ki kendi anadilini bilmiyor. Bu tabloyu tersine çevirmek, eğitimle mümkün olur.”
“İngiltere sessiz kalıyor”
İngiltere’nin, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurucu garantörlerinden biri olmasına rağmen Kıbrıslı Türklere yönelik ihmal edici bir tutum içinde olduğunu savunan Atalay, “Kıbrıslı Türkler, kendi devletini kurmuş ve yaşatmaktadır. Ancak İngiltere, bu gerçeği göz ardı ederek Rum tarafının yanında durmayı tercih ediyor. Garantörlüğün gereği tarafsızlık ve adil yaklaşım olmalıdır. İngiltere’nin bu suskunluğu, hakkaniyetli bir çözüm arayışını da baltalıyor.” ifadelerini kullandı.
“Tanınma sembolik değil, fiili destekle olur”
Atalay, KKTC’nin tanınmasına yönelik çağrıların giderek güç kazandığını ve bu sürecin sembollerle değil, fiili adımlarla desteklenmesi gerektiğini söyledi. “BM kararları kağıt üzerinde kalıyor. Oysa tanınma, sahadaki duruma göre şekillenir. KKTC halkı demokratik bir şekilde yönetiliyor, kurumlarıyla ayakta. Bu gerçeği görmezden gelen dünyaya karşı siyasi irade ile karşılık verilmelidir.” dedi.
Pakistan’a yapılan tanınma çağrısını da olumlu olarak değerlendiren Atalay, “Sayın Cumhurbaşkanımızın Pakistan’a yönelik çağrısı cesur bir adımdır. Bu çağrının diğer ülkelere de örnek olmasını bekliyoruz.” dedi.